roma mitolojisindeki ismi, Juno’dur. Babası Kronos tarafından yutulmuş; ancak Zeus’un iktidarı ele geçirmesiyle o da diğer kardeşleri gibi yeniden hayat bulmuştur. Zeus’un Titanlarla savaşı sırasında Okeanos ve Thetis tarafından büyütülüp yetiştirilen Hera, Homeros’un destanlarında “inek gözlü”, ak kollu”, “altın tahtlı” gibi sıfatlarla anılır.
Hesiodos’a göre Zeus’un “usulüne uygun bir düğün” ile evlendiği üç tanrıçadan (diğerleri Metis, Themis) biridir. “Hieros Gamos” yani kutsal evlilik olarak anılan bu evlilik töreninin gerçekleştiği yer mitlere göre farklılık gösterir.
En eski tarihli olduğu kabul edilen geleneğe göre, törenin yeri doğurganlığın ve bitimsiz baharın simgesi olan Hesperidler Bahçesi’dir. Uzak batıda, Okeanos kıyılarında olduğu var sayılan bu mekan bazı kaynaklarda Atlas dağının etekleri olarak geçer. Mitlerin başka bir versiyonunda Hera’nın bu bahçeyle olan ilişkisi, Gaia’nın evlilik armağanı olarak kendisine verdiği altın elmaları tanrıçanın bu bahçeye ekmesinden ibarettir.
Homeros’a göre ise evliliğin gerçekleştiği yer Frigya’da bulunan İda dağının Gargaros isimli tepesidir. Zeus’la Hera’nın ilk birleşmeleri soğuk bir kış günü Zeus’un titreyen bir kuş biçiminde Hera’ya görünmesiyle gerçekleşir. Kuşu avuçlarının arasına alarak göğsüne bastıran Hera, bir anda gerçek kılığına bürünen Zeus’la karşılaşır. Önce direniş gösterir; ancak evlenmeyi koşul koyarak baştanrıyla birlikte olur.
Tanrılar tanrısı Zeus’un meşru karısı olan Hera, evli ve gebe kadınların koruyucusudur. Zeus’la evliliği öncesinde göğe ait dişil bir güç olarak önemli bir kültün sahibidir; ancak sadakatsiz bir eş olan Zeus’un ilişkilerinden ötürü kapıldığı öfke, kıskançlık ve hırçınlık Hera’nın evrensel ilkeleri simgeleyen kültünün değişim geçirmesine neden olmuştur.
Öte yandan Zeus ile çatışma halinde olan karakterinin köklerinde her iki tanrının da gök kültüyle ilişkili olması yatar. Nitekim bazı yaklaşımlara göre aralarındaki çatışmada evlilik sonrasında Hera’nın bağımsız güçlerini kaybetmesi ve baştanrının gölgesinde kalması da etkili olur.
Kıskanç, kinci, kavgacı bir kadının temsiline dönüşen Hera, Zeus’un egemenliği ve sadakatsizliğinin gölgesinde tanrısallıktan çok insani niteliklere bürünmüş bir tanrıça olarak mitlerde konu edilmiştir.
Batı sanatında dolgun vücutlu, görkemli, vakur duruşlu ve ciddi bakışlı bir kadın olarak betimlenen Hera’nın en belirgin atribüsü kutsal hayvanı olan tavuskuşudur. Tavuskuşunun tüyleri üzerine serpilmiş gibi görünen desenler, Hera’nın İo’nun başına bekçi olarak diktiği ve Hermes tarafından öldürülen yüz gözlü dev Argos’un gözlerinin imgesi olarak kabul edilir. Tek figür olarak gösterimlerinde sıklıkla elinde ucunda guguk kuşu bulunan bir asa taşır. Bu asa, Hera’nın tanrıçaların başı oluşuna, guguk kuşu ise Zeus’la birleşmeleriyle ilgili anlatıya işaret eder. Kimi zaman asanın yanı sıra başında diadem ile gösterilir. Nar ve zambak ise tanrıçanın kutsal bitkileridir. Hera Yunan mitolojisinde pek çok anlatıda karşımıza çıkan bir karakterdir. Bu anlatıların çoğunu Zeus’un ölümlü kadınlarla girdiği ilişkilerde üstlendiği role ilişkindir. Bu nedenle başlı başına bir mitin konusu olmaktan ziyade pek çok anlatıda ismi geçen bir tanrıçadır.