Stalin döneminde Sovyetler Birliği'nin unutulmaz trajedilerinden biri, Nazino Adası'nda meydana gelen korkunç olaydı. Açlıkla baş başa kalan insanlar, bu adada birbirlerini yemek zorunda kaldı.Sibirya'da kurulması planlanan komünler için 2 milyon civarında insanın bölgeye gönderilmesi öngörülmüştü. Sibirya, tarih boyunca sürgün yeri olarak biliniyordu ve genellikle suçlular, işsizler ve muhalifler gibi kişilerden oluşan bir grup insan buraya gönderilirdi.
Planın ilk aşamasında 25 bin kişi toplandı ve Tomsk Oblast'ına gönderildi. Bu gruptan seçilen 6 bin 200 kadın ve erkek, Ob Nehri üzerinde yer alan Nazino Adası'na gönderildi.3 kilometre uzunluğunda ve 600 metre genişliğindeki bu adaya, mavnalarla taşınan insanlara sadece kişi başı 4 kilogram un verildi, başka hiçbir malzeme veya araç sağlanmadı. Ayrıca, adaya gönderilenlerin çoğu şehirlerden alınmış, tarımla ilgili bilgisi olmayan ve
gıda üretme konusunda deneyimsiz kişilerdi. İlk 4 gün boyunca adaya ne bir barınak ne de yiyecek sağlandı.
Adaya yapılan 800 kilometrelik yolculuk sırasında, Sibirya'nın soğuk ikliminin etkisiyle 27 kişi donarak hayatını kaybetti. Nazino'da geçen ilk gün, soğuktan kaynaklanan ölümler 300'ün üzerine çıktı.Sürgün edilen insanlar arasında suçlular da vardı. Kısa bir süre sonra, adi suçlular, gönderilen unlara zor kullanarak el koydu. Otorite kurma amacıyla yapılan bu saldırıda da can kayıpları yaşandı.Açlıkla mücadele etmek isteyen adadaki insanlar, verilen unu suyla karıştırıp tüketmeye başladılar. Ancak suyun kirli olması nedeniyle, bu karışımı tüketenler arasında dizanteri salgını baş gösterdi. Açlık ve
hastalık dayanılmaz bir hale geldiğinde, adadan kaçmaya çalışanlar oldu. Ancak bu kaçış girişimleri, salların sağlam olmaması nedeniyle batma veya kaçmaya çalışanların askerler tarafından vurulması gibi nedenlerle başarısız oldu.Nöbetçiler adadaki çetelere müdahale etmezken, küçük suçlar işleyen insanları ağır bir şekilde cezalandırıyorlardı.Adadan kaçmanın veya besinsiz kalmış olmanın ölüm anlamına geldiği bir noktada, adada kalanlar çözüm olarak yamyamlığa başvurdu. Üstelik, adaya yeni insanlar gönderilmeye devam ediyordu.Olayın kamuoyunda geniş şekilde tartışılmasının ardından, inceleme yapmak üzere bir ekip adaya gönderildi. Tespit ettikleri şey şok ediciydi; ilk gönderilen 25 bin kişiden sadece 2 bin kişi hayatta kalmıştı.Adaya gönderilen ekip arasında Komünist Parti'nin yetkilisi Vassily Arsenievich Velichko da bulunuyordu. Velichko, politbüroya sunulmak üzere bir rapor hazırladı ve yerleşimin verimsiz olduğu tespitini paylaştı.Rapora göre, adada hayatta kalan 2 bin kişinin yarısı yatalak veya çalışamayacak durumdaydı. Geriye kalanların sadece 300'ü çalışabilir durumdaydı. Rapora karşı çıkışlar olmasına rağmen adanın kullanımı iptal edildi ve hayatta kalanlar başka çalışma kamplarına sevk edildi. Nazino Adası, yaşanan bu olayla birlikte "Ölüm Adası" olarak anılmaya başlandı.1988'de başlatılan insan hakları çalışmaları sonucunda, Nazino Adası Olayı tekrar gündeme geldi. Kamuoyuna sunulan bilgiler arasında, bölgenin yerlilerinden birinin olaya tanıklık ettiği ifadeler yer aldı. Tanık, adadan kaçan insanların demiryolu aradıklarını ancak kendilerinin de demiryolunu bilmediğini belirtti. Açlık nedeniyle mağdurların çıldırdığını ve trajik olaylara şahit olduğunu söyledi. Tanığa göre, bir nöbetçi olan Kostia Venikov adaya gönderilen bir kadınla ilişki kurmaya başlamış ve olaylar korkunç bir hal almıştı. Venikov, adadan kısa süreliğine ayrılmak zorunda kaldığında, aç kalan diğer adadaşlarının sevdiği kadını yakalayıp vücudunu yemeye başladıklarını söyledi. Venikov geri döndüğünde kadın hala yaşamaktaydı, ancak kan kaybından kurtarılamadı.