Şems sûresi Mekke'de nâzil oldu (indi). On beş âyet-i kerîmedir. Birinci âyette geçen ve güneş mânâs ına gelen şems kelimesi sûreye isim olmuştur. Sûrede; Allahü teâlânın insan nefsine iyilik ve kötülük işleme kâbiliyeti verdiği, bu yüzden de kötülüklerden arı nan nefsin kurtuluşa ereceği, kötülüklerle kirlenen nefsin ise, zarâra, ziyâna uğrayacağı ve Sâlih aleyhisselâmın kıssası bildirilmektedir. (İbn-i Abbâs, Râzî, Taberî)
Allahü teâlâ Şems sûresinde meâlen buyuruyor ki:
Nefsini tezkiye eden (kötülüklerden arındıran) kurtuldu. Nefsini günâhta, cehâlette, dalâlette bırakan ziyân etti. (Âyet: 9)
Kim Ş ems sûresini okursa, güneşin ve ayın üzerine doğduğu her şeyi sadaka vermiş gibi sevâb verilir. (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)
ŞEMS SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU MEALİ VE ANLAMI
Kadir sûresinden sonra Mekke'de inmiştir, 15 (onbeş) âyettir. Adını, sûrenin ilk kelimesi olan
ve "güneş" anlamına gelen "şems"ten alır. Bu sûrede insanın yaratılışında var olan iki özellik ele alınır: İyilik ve kötülük. İnsanın yaratılışında, iyi olmak da kötü olmak da kabiliyet olarak vardır.
1- Güneş'e ve onun parıltısına,
2- Güneş'in ardından gelen Ay'a,
3- Güneş'i açıp ortaya çıkaran gündüze,
4- Onu örten geceye,
5- Göğe ve onu bina edene,
6- Yere ve onu döşeyene,
7- Nefse ve onu biçimlendirene,
8- Sonra da ona kötülük ve takva kabiliyetini verene yemin olsun ki,
9- Elbette nefsini temizleyip parlatan kurtulmuştur.
10- Onu kirletip gömen de ziyan etmiştir.
11- Semud, azgınlığıyla Hakk'ı yalanladı,
12- En azgınları ileri atılınca,
13- Allah'ın Rasulü (Salih peygamber) onlara: "Allah'ın devesini ve onun su nöbetini
gözetin." demişti.
14- Fakat onlar peygamberi yalanlayıp deveyi kestiler. Rableri de günahlarını başlarına
geçiriverdi de orayı dümdüz etti.
15-Öyle ya, Allah bu işin sonundan korkacak değil ya.