Batılı feministlere şüphe ile bakan ve Batı üniversitelerinden de destek bulan radikal feministler, Batı‟da ortaya çıkan emperyalist feminizme karşı bir antiemperyalist feminizm geliştirerek, feminizmi dekolonize (decolonise) etmeye ve tarihin sömürgeci zihniyetten kurtarılması gerektiğini düşünerek yeni bir metodoloji geliştirmeye çalışmışlardır. Örneğin, ABD‟li feministlerin bütün emperyalist imparatorlukları yargıladıklarını, ancak ABD konusunda eleştirel olamadıklarını iddia etmektedirler. Hatta bazıları daha da ileri giderek “emperyalizmin yeni bir dili”nin ortaya çıktığını ve “emperyalist ordular”ın “özgürlük, demokrasi ve sermaye hakkını savunmak için BM otoritesi altında toplandığını” savunmaktadırlar. Radikal feministler, kadınların askeri kurum ve kuruluşlara alınmaları, hatta cepheye gönderilmelerini sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılması için mücadele etmektedirler.
Radikal feministler, cinsiyet hiyerarşisi ve cevap stratejileri hakkındaki kavramsallaştırmalar konusunda farklı yorumlar yapmaktadırlar. Fakat bütün radikal feministlerin liberal yaklaşımların savunduğu “aynı olma eşitliği” ilkesini reddetmeleri ortak özellikleridir. Bu gruplar, geleneksel olarak kadınlığın ayrıcalıklı özellikleri yerine erkeklere benzeme çabalarının sorgulanması gerektiğini savunurlar. Tarihi olarak, emperyalist bir toplumsal oluşumdan ortaya çıkan radikal feministler, cinsiyet politikasını, kadın düşmanlığı biçiminde tezahür eden pornografiyi, kadınların üreme özgürlüklerinin inkarını ve doğrudan cinsel şiddet yoluyla erkeklerin kadın vücudu üzerindeki hakimiyetini görmezden gelen iktisadi analizleri reddederek sosyalist olanlardan ayrılırlar. Kadının olumsuz durumunun belirleyicisi, ekonomik veya tarihi sınıf yapısından değil, biyolojik örgütlenme ve gerçeklerden kaynaklanmaktadır.
Muhttin Ataman