Yukarıda ifâde ettiğimiz tüm bu gelişmeler modern ulus devletlerin oluşumunu gerçekleştirdiği gibi büyük devletlerin politikalarını ve ekonomik felsefelerini de şekillendirdi. Muhtelif devletler kendi sanayileri çerçevesinde yeni düzenin teknolojik rekabet ortamında diğer devletler ile karşı karşıya gelmek durumunda kaldılar. Devletlerin sanayileşme temelindeki teknolojik rekabetleri “markantelizm” gibi ekonomi temelli devlet felsefelerini doğurduğu gibi aynı zamanda da devletleri ileriye dönük yeni araştırmalar ve bilimsel gelişmelere sevk etti.
Avrupa kıtası başta olmak üzere dünya üzerinde hızlı bir gelişim evreleri gösteren sanayileşme ve teknolojik faliyetler yeni savaşları ve askeri müdehaleleri doğurmuştur. Meydana gelen bu yeni savaşlar devletleri daha ileri askeri sanayi yatırımlarına ve daha ileri bir teknoloji arayışına itmiştir. Dolayısı le teknolojik gelişmeler savaşları doğurmakla kalmadı aynı zamanda devletleri yeni teknolojiler için teşvik ve tahrik etmiş oldu.
Özellikle II. Dünya Savaşı’nda devletlerin askeri sanayi varlıklarının yarattığı muazzam ilerleme “Modern Uzay Çağı” veya diğer adı ile “Robotik Bilgisayar Çağı”nı doğurdu. Yâni bugün içinde bulunduğumuz ve etkisi altında yaşadığımız bilişim çağı dünyaya egemen oldu.
Bilgisayar sistemlerinin önemini yaratan unsur, elektronik alt yapı olduğu kadar bu yapının işleneceği işletim sistemleri ve yazılımlardır. Bilgisayar sistemlerini yaratan ve oluşturan yapay dil, yâni programlama dili tamamı ile bireysel yetenekler ve hayal gücünden beslenmektedir. Bu yeteneklere sahip olan insanoğlu böylelikle muazzam nitelikte programlar ve elektronik sistemler oluşturmaya başladı. Bu hususta aklınıza gelebilecek bütün teknolojik ürünler yazılımcılar tarafından yazılan milyonlarca kodlardan müteşekkil sistemlerdir. Askeri sanayiden tıp teknolojisine ve bireysel kullanıcılara hizmet eden bilgisayarlardan yeni nesil Android ve İOS cep telefonlarına kadar bütün sistemler yazılımlar ile inşa edildi ve büyük bir gelişme gösterdi.
Yukarıda ifade ettiğimiz tüm gelişmeleri ve yeni alt yapıyı hazırlayan Batı’nın teknolojik birikim ve kabiliyetidir. Batı dünyası erken dönemlerden itibaren kendi ülkelerinin ve insanlarının geleceği için gereken alt yapıyı hazırlamakta da hiç gecikmedi. Bu durumun farkında olan birçok Avrupa devletleri bu minval üzere vatandaşlarını programlama, yâni teknolojik yazılımları ile ilgilenmeye sevk ettiler ve kendi vatandaşlarına verdikleri en temel eğitimlerin yanında bir de programlama eğitimleri vermeye başladılar. Hayal gücünden ve bireysel becerilerden beslendiğini söylediğimiz Bilgisayar yazılımları üzerine, “programlama/kodlama” ve “teknolojik yazılımlar” gibi birtakım dersler batının eğitim kurumlarında en temel ders olarak yıllardır verilmektedir. Özellikle çocukların hayal dünyasının genişliği, soyut ve somut düşünmedeki belirgin nitelikleri küçük yaşlarına rağmen çocuk mucidler yetiştirdi ve yetiştirmeye de devam etmektedir. Batı’nın farkına vardığı bu muazzam cevher ve zenginlik Avrupa ve Amerika teknolojilerini âdeta rekabet edilemeyecek bir düzeye getirdi. Ve bu durum aynı zamanda da biz Türk ve Müslüman toplumları hem taklitçilik ile yetinmeye sevk etti hem de ezilmişlik ve yenilgi psikolojisini bizlere yaşatmış oldu.
Batılı devletlerin genç nüfuslarının azlığına rağmen sahip olduğu teknolojik seviyeye Türkiye Cumhuriyeti Devleti başta olmak üzere genç nüfus potansiyeli yüksek olan toplumlar nesillerine verecekleri iyi bir eğitimle büyük bir sıçrama yakalayabilirler. Türkiye genç nüfusa sahip dinamik bir toplum olduğu için bu hususta muhakkak fark yaratabilecek bir ruhtadır. Bu nedenle ciddi bir devlet politikası ile gençlere yönelik olarak Bilgisayar sistemleri ve yazılım derslerinin eğitim ve öğretim halkasına dâhil edilmesi gerekmektedir. İlk okullar başta olmak üzere en temel dersler olan Türkçe, Matematik ve Tarih gibi derslerin yanında muhakkak “kodlama dersi” müfredata koyulmalı ve gereken hazırlıklar Milli Eğitim Bakanlığı ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanmalıdır.
Türk Devleti’nin küresel sistemde dirayetli ve güçlü bir şekilde var olabilmesi için bu teknolojik savaşa geçte olsa dâhil olması gerekmektedir. Bir şekilde kendi alt yapımızı oluşturmak zorundayız. Çocuklarımıza erken yaşlarda vereceğimiz “programlama dili” eğitimi, devletimizin geleceği için büyük önem arz etmektedir. Genç nesillerimizin teknoloji ve teknolojik aletlere olan tutkusu da böylece ulvi bir amaca dönüştürülmüş olacaktır. Teknoloji Çağı’nda, kendi dinamikleri ile güçlü bir Türkiye için gereken devlet politika ve felsefelerimizden birisi de bu olmalıdır.
Bu yazı tarihçi umut güner tarafından kaleme alınmıştır.