Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şânı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.
(İsrâ, 17/1)
Allah’ın Güçlü Kulları Birgün Tekrar Dönecek Beyt-i Makdis’e
İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz, kötülük yaparsanız yine kendinize yapmış olursunuz. İkinci bozgunculuğun zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide (Beyt-i Makdis’e) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yerle bir etsinler diye (üzerinize yine düşmanlarınızı gönderdik).
(İsrâ, 17/7)
Filistin: Herkes İçin Mübarek Yer
Onu (İbrahim’i) Lût ile beraber kurtarıp, içinde âlemler için bereketler kıldığımız yere ulaştırdık.
(Enbiyâ, 21/71)
Filistin: Allah’ın Tayin Ettiği Mukaddes Yer
(Mûsâ dedi ki:) “Ey kavmim! Allah’ın size yazdığı mukaddes bölgeye girin. Sakın ardınıza dönmeyin. Yoksa ziyana uğrayanlar olursunuz.”
(Mâide, 5/21)
Kudüs’teki “Hıtta Kapısı”: Tövbe Kapısı
Hani, “Şu memlekete girin. Orada dilediğiniz gibi, bol bol yiyin. Kapısından eğilerek tevazu ile girin ve “hıtta!” (Ya Rabbi, hata ettik, bizi affet) deyin ki, biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere ise daha da fazlasını vereceğiz” demiştik.
(Bakara, 2/58; A’raf, 7/161)
Filistin: Doğusuyla, Batısıyla Mübarek Yer
Hor görülüp ezilmekte olan kavmi (İsrâiloğulları’nı), toprağına bolluk ve bereket verdiğimiz yerin doğu ve batı taraflarına mirasçı kıldık. Rabbinin İsrâiloğulları’na verdiği güzel söz, onların sabretmeleri karşılığında gerçekleşti. Firavun ve kavminin yaptıklarını ve (özenle kurup) yükselttiklerini yerle bir ettik.
(A’raf, 7/137)
Filistin: Yerleşilecek Güzel Yurt
Andolsun, biz İsrâiloğulları’nı çok güzel bir yurda yerleştirdik ve onlara temiz rızıklar verdik. Kendilerine bilgi gelinceye kadar ayrılığa düşmediler. Şüphesiz ki, ayrılığa düşmüş oldukları şeyler hakkında Rabbin kıyamet günü aralarında hükmünü verecektir.
(Yunus, 10/93)
Filistin: Dağıyla, Vadisiyle Mübarek Yer
Mûsâ, ateşin yanına gelince, o mübarek yerdeki vadinin sağ tarafındaki ağaçtan şöyle seslenildi: “Ey Mûsâ! Şüphesiz ben, evet, ben âlemlerin Rabbi olan Allah’ım.”
(Kasas, 28/30)
Filistin: Havasıyla, Rüzgarıyla Mübarek Yer
Süleyman’ın hizmetine de güçlü esen rüzgârı verdik. Rüzgâr, onun emriyle içinde bereketler yarattığımız yere eser giderdi. Biz, her şeyi hakkıyla bileniz.
(Enbiyâ, 21/81)
Filistin: Güvenle Yaşanılacak Mübarek Ye
Sebe’ halkı ile bereketlendirdiğimiz kentler arasına (her biri diğerinden) görülen kentler oluşturduk. Oralarda gidiş gelişi belirledik (seyahati kolaylaştırdık) ve onlara da şöyle dedik: “Oralarda gece gündüz güvenlik içinde dolaşın.”
(Sebe, 34/18)
Süleyman Mabedi: Sanatın Zirvesi
Ona (Belkıs’a) “köşke gir” denildi. Köşkü görünce onu (zeminini) derin bir su sandı ve eteklerini topladı. Süleyman, ona “Bu, (zemini) billurdan döşenmiş bir köşktür” dedi. Belkıs, “Ey Rabbim! Şüphesiz ben nefsime zulmetmiştim. Şimdi ise Süleyman ile birlikte âlemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oldum” dedi.
(Neml, 27/44)
İlk Kıblemiz Mescid-i Aksâ’dan, Mescid-i Haram’a
(Ey Muhammed!) Biz senin çok defa yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu (vahiy beklediğini) görüyoruz. (Merak etme) elbette seni, hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. (Bundan böyle), yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Ey Müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzünüzü hep onun yönüne çevirin.
(Bakara, 2/144)
İlk Kıblemiz, Beyt-i Makdis
Berâ b. Âzib (r.a.) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.s.) Medîne’ye geldikten sonra on altı ve on yedi ay kadar Beyt-i Makdis’e doğru namaz kıldı.
(Tirmizî, Salat, 138)
َMescid-i Aksâ: Yeryüzünde İnşa Edilen İkinci Mescid
Ebû Zerr’den rivayet edilmiştir:
Ben: “Yâ Rasûlallah! Yeryüzünde ilk kurulan mescit hangisidir?” dedim. O (s.a.s.): “Mescid-i Haram’dır” buyurdular. “Sonra hangisidir?” dedim. O: “Mescid-i Aksâ’dır” buyurdular. “Bunların arasında ne kadar zaman vardır?” dedim. “Kırk sene” dedi.
(Müslim, Mesâcid 1)
Üç Kutsal Mabedimiz: Mescid-i Nebevî, Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksâ
Ebû Hüreyre (r.a.) Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğunu rivayet etti: “(Namaz kılıp daha fazla sevap almak için) Ancak şu üç mescide yolculuk yapılabilir: Benim bu mescidime, Mescid-i Haram’a ve Mescid-i Aksâ’ya.”
(Müslim, Hac, 511)
Mescid-i Aksâ: Nesillerin Yetişeceği Bereketli Mekan
Zi’l-Esâbi’ (Sevbân b. Yemred) (r.a.) dedi ki: “Yâ Rasûlallah! Şayet biz senden sonraya kalıp sıkıntıya düşecek olursak bizim nereye gitmemizi emredersin?” O (s.a.s.): “Sana Beyt-i Makdis’e gitmeni tavsiye ederim. Umulur ki Allah sana oradaki mescide gidip gelecek nesiller verir.”
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, 27/190, no: 16632; İbn Sa’d, VII. 296)
Mescid-i Aksâ: Etrafı Bereketle Çevrilen Mübarek Mekan
Ebû Ümâme (r.anha) Rasûlallah’ın (s.a.s.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Ümmetimden bir topluluk daima hak üzere olacak ve düşmanlarına kesin bir şekilde üstün gelecektir. Allah’ın emri gelinceye dek şiddetli geçim sıkıntısına düşmeleri durumu hariç, muhalefet edenlerin muhalefeti onlara zarar vermeyecektir.” “Yâ Rasûlallah! Onlar nerededirler?” dediler. O: “Onlar, Beyt-i Makdis’te ve Beyt-i Makdis’in etrafındadırlar” buyurdu.
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, 36/657, no: 22320)
Mescid-i Aksâ: Toplanış ve Diriliş Mekanı
Hz. Peygamber’in azatlı hizmetçisi Meymûne (r.anha): “Yâ Rasûlallah! Beyt-i Makdis’e gidip gitmeme hakkında bize ne buyurursunuz?” dedim. Allah Rasûlü: “Orası haşr ve dirilişin gerçekleşeceği yerdir. Gidin ve orada namaz kılın! Çünkü orada kılınan bir vakit namaz, başka yerde kılınan bin vakit namaz gibidir” buyurdu. Ben: “Peki oraya gidecek imkan bulamazsam ne dersiniz?” dedim. O: “Oraya aydınlanmada kullanılmak üzere zeytinyağı gönderirsin. Bunu yapan, oraya gitmiş gibi olur” buyurdu.
(İbn Mâce, İkâme, 196)
Mescid-i Aksâ: Şayet Gidemezsen, Bari Orayla İlgilen
“Yâ Rasûlallah! Beyt-i Makdis’e Hz. Peygamber’in azatlı hizmetçisi Meymûne (r.anha): gidip gitmeme hakkında bize ne buyurursunuz?” dedi. Allah Rasûlü: “Gidin ve orada namaz kılın!” diye cevap verir. Fakat o zaman orada (Bizans ile Persler arasında) savaş vardı ve bunu dikkate alan Hz. peygamber şöyle buyurdu: “Şayet oraya gidemez ve orada namaz kılmazsanız, bari oranın kandillerini aydınlatacak yağ gönderin!” buyurdu.”
(Ebû Davûd, Salât 14)
Mescid-i Aksâ: Adak Adanılacak Mübarek Mekan
Câbir b. Abdullah’ın (r.a.) rivayet ettiğine göre bir adam: “Yâ Rasûlallah! Ben, Allah sana fethi nasip ederse Beyt-i Makdis’te namaz kılacağım diye adakta bulundum, ne dersiniz?” dedim. O: “İşte burada kıl!” buyurdu. Adam sözünü üç defa tekrarlayınca Hz. Peygamber: “Öyleyse sen bilirsin (git adağını yerine getir)” buyurdu.
(Dârimî, Nüzûr 4)
Mescid-i Aksâ: Daralana Ferahlık Vadeden Mekan
Şeddâd b. Evs’in (r.a.) anlattığına göre kendisi Rasûlullah’ın (s.a.s.) yanındaydı ve can çekiştirmekteydi. O (s.a.s.): “Ey Şeddâd! Neyin var?” diye sordu. O: “Bana dünya dar geldi!” dedi. O: “Hayır, dünya sana dar gelmeyecek, aksine Suriye bölgesi ve Beyt-i Makdis fethedilecek de inşallah sen ve çocukların oradakilere önderler olacaksınız.”
(Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, VII. 289, no: 7162)
Kudüs’ten Yapılan Umre, Kefarettir Günahlara
Hz. Peygamber’in eşi Ümmü Seleme (r.anha) Rasûlullah’ın (s.a.s.) buyurduğunu rivayet etti: “Kim Beyt-i Makdis’ten umre yaparsa, bu onun önceki günahları için kefaret olur.”
(İbn Mâce, Menâsik, 49)
Mescid-i Aksâ’daki Hıtta Kapısı, Saygı ve İstiğfar Kapısıdır
Ebû Hüreyre (r.a.) Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: İsrâiloğulları’na: “(Beyt-i Makdis) kapısından secde ederek (saygı ile) giriniz ve ‘hıtta’ = ‘Hata (ettik Yâ Rabbi, affet bizi)!’ deyiniz” (Bakara, 2/58) denildi. Onlar, kalçaları üzerinde sürünerek girdiler ve bu emri değiştirerek (hıtta yerine) ‘habbetun fî şearatin’ ‘Arpadaki tane!’ dediler.
(Buhârî, Tefsir, 7/4, Enbiyâ, 28)
Ağlama Duvarı Değil, Burak’ı Bağlama Duvarı
Büreyde’den (r.a.) rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
Beyt-i Makdis’e vardığımızda Cibril parmağıyla kayayı delerek Burak’ı oraya bağladı.
(Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 17)
Mescid-i Aksâ’da Kılınan Namaza Kat Kat Sevap
Enes b. Mâlik’den (r.a.) rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kişinin evinde kıldığı namaza bir, kabile mescidinde kıldığı namaza yirmi beş, cuma namazı kılınan yerlerde kıldığına da beş yüz namaz sevabı verilir. Mescid-i Aksâ’da kıldığı namaza elli bin; benim mescidimde kıldığı namaza da elli bin; Mescid-i Haram’da kıldığı namaza ise yüz bin namaz sevabı verilir.”
(İbn Mâce, İkâme, 198)
Mescid-i Aksâ’da Namaz Kılan, Doğmuş Gibi Olacak Anasından
Abdullah b. Amr (r.a.), Hz. Peygamber’den şöyle rivayet etmiştir: Hz. Dâvud’un oğlu Süleyman (a.s.) Beyt-i Makdis’in binasını bitirince Allah Teâlâ’dan üç dilekte bulundu: 1. “İlâhî hükme uygun bir hüküm verme kudreti; 2. Kendisinden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir mülk ve saltanat; 3. Namaz kılmak için Mescid-i Aksâ’ya gelen kimsenin annesinden doğduğu gün gibi günahlarından çıkması.” Peygamber (s.a.s.) buyurdu ki: “Süleyman’ın (a.s.) dilediği ilk iki şey kendisine verilmiştir. Üçüncü dileğinin de kendisine verilmiş olmasını umarım.”
(İbn Mâce, İkâme, 196)
Kubbetu’s-Sahra’daki Kaya, Cennettendir
Râfi’ b. Amr el-Müzenî (r.a.), Rasûlullah’ın (s.a.s.) şöyle buyurduğunu işittim demiştir: “Acve hurması ve (Beyt-i Makdis’deki) kaya, cennettendir.”
(İbn Mâce, Tıb, 8)
Mescid-i Aksâ: Peygamber Dilinde Mesafe Ölçüsü
Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.), Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Benim (cennette) Kabe ile Beyt-i Makdis arası kadar genişlikte süt gibi beyaz, yıldızlar sayısınca kapları olan bir havuzum vardır. Ve ben, kıyamet günü, peygamberler içerisinde tabiîleri en çok olan kimse olacağım.”
(İbn Mâce, Zühd, 36)
Hz. Mûsâ’nın Kabri, Beyt-i Makdis’e Çok Yakın
Ebu Hüreyre (r.a.) şöyle rivayet etti: “Hz. Mûsâ’ya (a.s.) ölüm meleği gönderildi… O, Allah’dan cesedini mukaddes bölgeye bir taş atımı mesafeye yaklaştırmasını istedi.” Ebu Hüreyre Rasûlullah’ın (s.a.s.) şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Şayet ben orada olsaydım, size o yoğun kırmızı topraklı bölgede yola yakın yerdeki kabrini size mutlaka gösterirdim.”
(Buhârî, Ehâdisü’l-Enbiyâ, 31)
Beyt-i Makdis: Semaya Açılan Pencere
Huzeyfe b. el-Yemân, Rasûlullah’ın (s.a.s.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Bana beyaz, uzun bir binek olan Burak getirildi. Ayağını gözün göreceği en uç noktaya koymaktaydı. Ben ve Cibrîl onun sırtında Beyt-i Makdis’e vardık ve bize semanın kapıları açıldı da ben cennet ve cehennemi gördüm.”
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, 38/356, no: 23332)
Mescid-i Aksâ’da Fıtratın Seçilmesi Ve Semaya Geçilmesi
Enes b. Mâlik (r.a.) Rasûlullah’ın (s.a.s.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Bana merkepten büyük, katırdan küçük, beyaz, uzun bir binek olan Burak getirildi. Ayağını gözün göreceği en uç noktaya koymaktaydı. Ona bindim ve Beyt-i Makdis’e vardım. Onu önceki peygamberlerin bağlamış olduğu halkaya bağladım. Sonra mescide girip orada iki rekat namaz kılıp çıktım. Derken bana Cibrîl (a.s.) bir kap şarap ile bir kap süt getirdi. Ben sütü seçtim. Bunun üzerine Cibrîl (a.s.): “Fıtratı seçmiş oldun” dedi ve bizi semaya çıkardı.” (Müslim, Îmân, 259)