Önemli olan günaha pişmanlık duymak, günahı derhal terk etmek ve bir daha eski hale dönmemeye azmetmektir. Kişi ne kadar günahkâr olursa olsun, ister tövbe etmiş olsun ister olmasın Allah’ın emrettiği ibadetleri yerine getirmeli, Allah’ın huzuruna ibadet borçlusu olarak çıkmamalıdır. Çünkü Rabbimiz insanları ve cinleri kendisine ibadet etmeleri için yarattığını bildirmekte ve ölüm gelinceye kadar ibadete devam etmelerini emretmektedir.
Sonuç olarak bilinmelidir ki, şartlarına uygun olarak huşû içerisinde kılınan namaz insanları kötülüklerden alıkoyar. Zira Yüce Allah, “(Rasûlüm!) Sana vahyedilen Kitab’ı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki, namaz hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.” [Ankebut, 29/45] buyurmaktadır. Buna göre günahkâr insanların Allah’tan ümit kesmeden, derhal tövbe edip ibadete başlamaları, özellikle de namazlarını huşu ve Allah’ı görüyormuşçasına huzurlu bir şekilde kılmaları gerekir.