HAK EHLİYETİ
Hukuk düzenince kişilere tanınan ve kanunlarla koruma altına alınan yetkilere hak denir. T.C. Anayasası’nın 12. maddesinde yer alan “Herkes, kişiliğine bağlı; dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.” ifadesi bu korumayı en üst seviyeye çıkarmaktadır.
Hak ehliyeti kavramıyla kastedilen; gerçek kişilerin ve tüzel kişilerin haklara ve borçlara sahip olabilmeleridir. Hak ehliyetine sahip olabilmek için kişi olmak dışında bir şart gerekmemektedir. Hak sahibi olmak ve bunları kullanabilmek birbirinden farklı kavramlardır. Yaşama hakkı, miras hakkı vb. gibi bazı hakları kullanabilmek için hiçbir şarta gerek yoktur.
Ancak bazı haklara sahip olabilmek için fiil ehliyeti şartı aranmaktadır. Örneğin, bir kişi seçme ve seçilme hakkına sahip olsa bile bu hakkı fiil ehliyeti sahibi olacağı 18 yaşından önce kullanması mümkün değildir.
Medeni Kanun’un 8. maddesinin “Her insanın hak ehliyeti vardır. Buna göre bütün insanlar, hukuk düzeninin sınırları içinde, haklara ve borçlara ehil olmada eşittirler.” hükmü hak ehliyetinin iki temel ilkesine işaret etmektedir. Bu ilkeler genellik ve eşitlik ilkeleridir.
FİİL EHLİYETİ
En genel anlamıyla fiil ehliyeti, kişinin kendi iradesi (ve davranışları) ile hak elde edebilmesi ve borç altına girebilmesidir.
Medeni Kanun fiil ehliyetinin şartlarını; ayırt etme gücü, erginlik ve kısıtlı olmamak olarak sıralamıştır. Ayırt Etme Gücü Medeni Kanun’un 13. maddesinde fiil ehliyetinin bir şartı olarak ayırt etme gücünden bahsedilmekle beraber bu kavramın tanımı yapılmamıştır.
Konu ile ilgili yapılan bilimsel çalışmalarla ayırt etme gücü kavramından ne anlaşılması gerektiği ortaya konulmuştur. Buna göre ayırt etme gücü; kendi ve işlemlerinin neden ve sonuçlarını, önem ve kapsamlarını anlayabilmeleri için gerekli olan bilinç, anlayış ve iradeye sahip olmalarıdır.
Özetle ayırt etme gücü; iyi ile kötüyü, yaptıklarının sonuçlarını öngörme yetisidir. TMK’nin 13. maddesine göre; yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi nedenlerden dolayı kişilerde akla uygun davranma yeteneğinin bulunmaması hâllerinde, bu kişilerin ayırt etme gücüne sahip olduklarından bahsedilemez
Erginlik
Türk Dil Kurumu ergin sözcüğünü “olmuş, yetişmiş, kemâle ermiş” şeklinde tanımlamaktadır. Erginlik için de “ergin olma durumu” karşılığını kullanmıştır. Bu durumda erginlikten kasıt bireyin belirli bir olgunluk seviyesine gelmesidir. Medeni Kanun erginliği aşağıda verilen üç şarta bağlamıştır. Yaş: “Erginlik 18 yaşını doldurmakla başlar.” tanımıyla erginlik yaş ölçütüne bağlanmıştır (TMK 11. madde). Evlilik: Evlenmek de kişiyi ergin kılan bir unsurdur (TMK 11. madde). Ergin Kılınma (Kaza-i Rüşt): On beş yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir (TMK 12. madde).
Kısıtlı Olmamak Kısıtlılık konusu Medeni Kanun’un “Vesayeti Gerektiren Hâller” başlığı altında 404 ile 410. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Buna göre;
• Akıl hastalığı veya zayıflığı,
• Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetim (406. madde),
• Özgürlüğü bağlayıcı ceza,
• Kişinin kendi isteği kısıtlanmayı gerektiren durumlardır. Ayırt etme gücü bulunmayanlar, küçükler ve kısıtlılar haklarını veli ya da vasileri vasıtası ile kullanırlar
Hukuk düzenince kişilere tanınan ve kanunlarla koruma altına alınan yetkilere hak denir. T.C. Anayasası’nın 12. maddesinde yer alan “Herkes, kişiliğine bağlı; dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.” ifadesi bu korumayı en üst seviyeye çıkarmaktadır.
Hak ehliyeti kavramıyla kastedilen; gerçek kişilerin ve tüzel kişilerin haklara ve borçlara sahip olabilmeleridir. Hak ehliyetine sahip olabilmek için kişi olmak dışında bir şart gerekmemektedir. Hak sahibi olmak ve bunları kullanabilmek birbirinden farklı kavramlardır. Yaşama hakkı, miras hakkı vb. gibi bazı hakları kullanabilmek için hiçbir şarta gerek yoktur.
Ancak bazı haklara sahip olabilmek için fiil ehliyeti şartı aranmaktadır. Örneğin, bir kişi seçme ve seçilme hakkına sahip olsa bile bu hakkı fiil ehliyeti sahibi olacağı 18 yaşından önce kullanması mümkün değildir.
Medeni Kanun’un 8. maddesinin “Her insanın hak ehliyeti vardır. Buna göre bütün insanlar, hukuk düzeninin sınırları içinde, haklara ve borçlara ehil olmada eşittirler.” hükmü hak ehliyetinin iki temel ilkesine işaret etmektedir. Bu ilkeler genellik ve eşitlik ilkeleridir.
FİİL EHLİYETİ
En genel anlamıyla fiil ehliyeti, kişinin kendi iradesi (ve davranışları) ile hak elde edebilmesi ve borç altına girebilmesidir.
Medeni Kanun fiil ehliyetinin şartlarını; ayırt etme gücü, erginlik ve kısıtlı olmamak olarak sıralamıştır. Ayırt Etme Gücü Medeni Kanun’un 13. maddesinde fiil ehliyetinin bir şartı olarak ayırt etme gücünden bahsedilmekle beraber bu kavramın tanımı yapılmamıştır.
Konu ile ilgili yapılan bilimsel çalışmalarla ayırt etme gücü kavramından ne anlaşılması gerektiği ortaya konulmuştur. Buna göre ayırt etme gücü; kendi ve işlemlerinin neden ve sonuçlarını, önem ve kapsamlarını anlayabilmeleri için gerekli olan bilinç, anlayış ve iradeye sahip olmalarıdır.
Özetle ayırt etme gücü; iyi ile kötüyü, yaptıklarının sonuçlarını öngörme yetisidir. TMK’nin 13. maddesine göre; yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi nedenlerden dolayı kişilerde akla uygun davranma yeteneğinin bulunmaması hâllerinde, bu kişilerin ayırt etme gücüne sahip olduklarından bahsedilemez
Erginlik
Türk Dil Kurumu ergin sözcüğünü “olmuş, yetişmiş, kemâle ermiş” şeklinde tanımlamaktadır. Erginlik için de “ergin olma durumu” karşılığını kullanmıştır. Bu durumda erginlikten kasıt bireyin belirli bir olgunluk seviyesine gelmesidir. Medeni Kanun erginliği aşağıda verilen üç şarta bağlamıştır. Yaş: “Erginlik 18 yaşını doldurmakla başlar.” tanımıyla erginlik yaş ölçütüne bağlanmıştır (TMK 11. madde). Evlilik: Evlenmek de kişiyi ergin kılan bir unsurdur (TMK 11. madde). Ergin Kılınma (Kaza-i Rüşt): On beş yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir (TMK 12. madde).
Kısıtlı Olmamak Kısıtlılık konusu Medeni Kanun’un “Vesayeti Gerektiren Hâller” başlığı altında 404 ile 410. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Buna göre;
• Akıl hastalığı veya zayıflığı,
• Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetim (406. madde),
• Özgürlüğü bağlayıcı ceza,
• Kişinin kendi isteği kısıtlanmayı gerektiren durumlardır. Ayırt etme gücü bulunmayanlar, küçükler ve kısıtlılar haklarını veli ya da vasileri vasıtası ile kullanırlar