Tarifinden de anlaşılacağı üzere fal, birtakım araç ve gereçlerden hareketle tahminde bulunma ve yorum yapma faaliyetidir. Falın konusu ve fal bakma esnasında kullanılan malzemeye göre el falı, kâğıt falı, kahve falı, kuş falı vb. çeşitlere ayrılmaktadır.
Tarih boyunca pek çok uygarlıklarda falcılık benzeri uygulamalara rastlanmaktadır.
Gaybı bilme, insanın geleceğini bilme ve kaderini değiştirme türünden her çeşit faaliyet dinimizce yasaklanmasına rağmen, İslâm toplumlarında da fal, zar, astrolojik fallar, kurşun dökme, tarot vb. pek çok falın varlığını sürdürdüğünü görebilmekteyiz.
Falcılıkta ruhlar, cinler ve şeytanlar gibi birtakım ruhanî varlıklarla temas kurma, onlardan bilgi alma ve insanlara aktarma söz konusu değildir. Fal daha çok insan karakteri ve geleceği ile ilgili iyimser yorumda bulunma şeklinde ortaya çıkmaktadır. Falcılık, isim ve şekil itibariyle farklılık arzetse de, tarihten günümüze kadar pek çok kültürde değişik biçimleriyle var olmuştur. Dünyanın değişik kültürlerinde olduğu gibi ülkemizde de değişik şekilleriyle varlığını sürdürmektedir. Çünkü insanoğlunun bilinmeyene ve saklı olana karşı merakı var olduğu sürece falcılık türünden bâtıl, boş inançlar da var olmaya devam edecektir.
Bilinmeyeni bilmek, gelecek hakkında bilgi sahibi olmak ve dolayısıyla kendi kaderine hükmetmeye çalışmak her insanın yapısında mevcut özelliklerden biridir. İnsanın bilinmeye merakından başlayan bu iş, zaman içinde bazılarının bu işi meslek edinmesiyle farklı bir boyut kazanmış ve artık günümüzde biraz da menfaat ilişkisine dayalı olarak her toplumda şu veya bu şekilde var olmayı sürdürmüştür. Bunlar falcı, kâhin, şifacı, bakıcı ya da medyum gibi isimlerle anılmaktadırlar. Bu kişiler kendilerinde mevcut mistik sezgi gücüne dayanarak görünmez varlıklarla temasa geçerek ya da tabiattaki bazı nesne ve varlıkların durumlarını yorumlayarak bu konuda söz sahibi olduklarını iddia etmişlerdir.
Falcıların ortaya koydukları yorum ve tahminlerin pek çoğunun gerçekle ilgisi olmadığı gibi, bunların dinî bir geçerliliği de söz konusu değildir. Pek çok insanın kayıp bir nesneyi bulmak veya gelecekle ilgili bir konuda karar vermek için falcılara başvurdukları bilinen bir husustur. Bununla birlikte falcıların kayıp bir eşyayı bulma veya gelecekle ilgili bir konuda doğru bilgi verme güçleri bulunmamaktadır. Onların bütün yaptıkları kendilerine başvuran kişilerden elde ettikleri ön bilgilerden hareketle bazı tahminlerde bulunmaktan ibarettir. Kendilerine başvuran kişilerden ad, soy ad, baba adı, meslek ve falbaktırmak istediği konu gibi bazı ön bilgileri alan falcı, bunlardan hareketle bazı tahminlerde bulunur.
Kur’ân-ı Kerim’de doğrudan falla ilgili bir âyet mevcut değilse de, Câhiliye kültüründe yaygın bir gelenek olan falcılık eleştirilmiş ve reddedilmiştir.
Kur’an, “Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar ve fal okları, ancak şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz” âyeti ile fal oklarıyla tâlih belirlemeyi ağır bir dille eleştirirken başka bir âyette ise fal oklarıyla kısmet aramayı açıkça haram olan günahlar arasında saymaktadır.