Buna göre abdest almaya gücü yetmeyen ve kendisine yardım edecek kimsesi de olmayan kişi teyemmüm ederek namazlarını kılar.
Ancak kolları ve ayakları sağlam olduğu halde necis bir mekânda haps olup, temiz su ve temiz toprak kullanmaktan aciz olan veya ağır hasta olan kişi kendi başına abdest alıp teyemmüm edemediği gibi bu konuda kendisine yardım edecek birini de bulamıyorsa, Ebu Hanife’ye göre namazlarını kılmaz. Bu kişi daha sonra imkân bulduğunda veya iyileştiğinde kılamadığı namazları kaza eder. İmam muhammed ve Ebu Yusuf’a göre ise bu durumda olan kişi abdestli olmasa bile, yapabiliyorsa vakte hürmeten namaz kılanların hareketlerini yapar, iyileştiğinde de namazlarını kaza eder. Ebu Hanife’nin bu görüşe döndüğü rivayet edilmektedir. Fetvâ bu görüşe göredir.
Öte yandan kolları ve ayakları kesik olduğu için abdest almaya gücü yetmeyen ve kendisine yardım edecek kimsesi de bulunmayan kişi ise, yapabildiği kadarıyla teyemmüm eder ve namazlarını kılar. Eğer yüzünde bir yara veya özür bulunduğu için abdest alamadığı gibi teyemmüm de yapamayacak durumda ise, bu kişiye abdest ve teyemmüm yükümlülüğü yoktur; kendisini abdestli gibi kabul ederek kılabildiği şekilde namazlarını kılar. Bu namazları daha sonra iade etmesi söz konusu değildir.