Bana kalırsa din ile karşılaşmada ve din eğitiminin ilk aşamalarında en büyük sorumluluk eğitimcilerden ziyade her zaman aileye ve yakın çevreye aittir. Bu nedenle özellikle anne babanın çok dikkatli olması ve bu hususta sorumluluklarını bizzat kendilerinin yerine getirmesi gerekiyor. Şahsi kanaatim günümüzde ebeveynlerin biraz daha fazla bilinçli olduğu veya en azından bunun için çabaladıkları yönünde. Aile içinde korku merkezli din eğitiminin yerini -en azından yakın çevremde gözlemlediğim kadarıyla- güven merkezli yaklaşımlar alıyor ki bence bu çok güzel. Allah ile kurulan güven ve sevgi bağı… Çünkü Allah, din ve dine ait olan kavramlar ve ritüeller bir çocuğun dünyasında travmalara sebep olmamalı.
Sürekli korku ve baskı ile büyütülmek hayatı her anlamda olumsuz etkiler. Din zaten çok hassas bir alan. Din ile bağ kurabilmek, Allah ile bağ kurabilmek çok hassas bir süreç. Çocuğa baskı uygulayan ebeveynler ve kurumlar hassas olan bu sürece çok büyük zarar veriyorlar. Çocuğu zorlayarak dini ritüelleri yerine getirmesini beklemek, ona baskı uygulamak çocuğun bir birey olmasını engeller, özgüvenine zarar verir.
Bir din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni olarak çocuğa saygı duymayan, bireyselliğini görmezden gelen tüm yaklaşımlara karşıyım. Zorla yaptırılan her şey anlamsızdır. Dinde önemli olan şeylerden birisi de anlam bulmak. Çocuğa o anlamı veremiyorsanız/anlamı bulmasına yardımcı olmuyorsanız şeklen ne olduğunun ne önemi var?
Fatıma Güner tarafından yazılmıştır.