Kur’anı Kerim’de “Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarpıtırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” [Nisa, 4/135], “Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” [Maide, 5/8] buyrularak kişinin aleyhine olsa bile şahitlik yaparken adalet ve doğruluktan şaşmaması emredilmiştir.
Yine Kur’anı Kerim’de; “Ey iman edenler! Allah’tan sakının ve doğru söz söyleyin. Böyle davranırsanız Allah işlerinizi düzeltir ve günahlarınızı bağışlar. Kim Allah ve Resulüne itaat ederse, büyük bir kurtuluşa ermiş olur.” [Ahzab, 33/7071] buyrulmaktadır. Peygamberimiz (s.a.s.) de aynı hususa işaretle; “Doğruluktan ayrılmayın. Çünkü doğruluk insanı iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Yalandan kaçının. Zira yalan insanı kötülüğe, kötülük de cehenneme götürür…”] buyurmaktadır.
Öte yandan yalan yere yemin (yemini ğamus), bir kimsenin olmamış bir şey için bilerek olmuş diye veya olmuş bir şey için bilerek olmadı diye yemin etmesidir. İslam dininde yalancı şahitlik ve yalan yere yemin etmek yasaklanmış, bilerek yalan yere yemin etmek ve yalancı şahitlik yapmak büyük günahlardan sayılmıştır. Nitekim Hz. peygamber (s.a.s.) yanındakilere; “Büyük günahların da en büyüğü olan günahların ne olduğunu size söyleyeyim mi?” diye sormuş; “Buyurun ya Rasulallah” demeleri üzerine bunları, “Allah’a ortak koşmak, ana babaya asi olmak ve yalancı şahitlik yapmak” şeklinde sıralamış; özellikle sonuncusunu birkaç defa tekrar ederek bu hususta yanındakileri uyarmıştır.”
Müslim, İman, 38]. Yine Hz. Peygamber (s.a.s.) çeşitli vesilelerle mümin kimsenin yalan konuşmayacağını ikaz ederek müminlerin daima doğruluğu tercih etmelerini önermiş, hatta emretmiştir.
İslam’a göre yalan söylemek kesinlikle haram olduğu için “yalancı şahitlik yapan” hem haram işlemiş, hem de karşı tarafın “kul” hakkını ihlal ederek iki yönlü günaha girmiş olur.
Yalan yere yapılan yeminlerde keffaret yoktur. (Şâfiî mezhebine göre ise bu tür yeminden dolayı da kefaret gerekir.)Ancak bu şekilde yemin eden kişi bilerek ve Allah’ın adını anarak yalan yere yemin ettiği için pişman olup, bir daha böyle bir hataya düşmemek üzere tövbe ve istiğfar etmesi, Allah’tan af dilemesi gerekir. Ayrıca yalancı şahitlik nedeniyle kişi veya kurumların her hangi bir maddi ya da manevi hak, hukuk ve şahsiyetine zarar verilmiş veya haklarının zayi olmasına neden olunmuş ya da bu yeminle başkasının hakkı elinden alınmış ise bunların telafi edilmesi, hakların sahibine geri verilmesi ve zararların tazmin edilip onlardan helallik dilenmesi gerekir.