Halep’te doğdu. Asıl adı, Mustafa Naim’dir. Öğrenimini memleketinde yaptıktan sonra, İstanbul’a geldi. Vak’anüvisliğe getirildi. Mora Savaşı sıralarında, Patras’ta vefat etti.
Türk tarih yazarlığında yeni bir çığır açtı. İnsan psikolojisinin derinliklerine inmekte, olayları eleştiri süzgecinden geçirmekte büyük bir başarı gösterdi. Kendinden önceki osmanlı tarihçilerinden, gözlemlerindeki gerçekçiliğiyle, olayları akla uygun olarak değerlendirmesiyle, daha nesnel oluşuyla ayrıldı.
Devletin resmî tarihçisiyken, yolsuzlukları, aksaklıkları korkusuzca eleştirdi. Kişileri konuşturmada, olayları betimlemede, üstün bir anlatım yeteneği, kişilikleri belirtmede bir romancı başarısı gösterdi. Süssüz, sade, doğal, canlı bir dili vardı.
Altı ciltlik Ravzatü’lHüseyn fi Hülâsatı Ahbârü’l Hâfikeyn adlı Naimâ Tarihi en önemli eseridir.
Türk tarih yazarlığında yeni bir çığır açtı. İnsan psikolojisinin derinliklerine inmekte, olayları eleştiri süzgecinden geçirmekte büyük bir başarı gösterdi. Kendinden önceki osmanlı tarihçilerinden, gözlemlerindeki gerçekçiliğiyle, olayları akla uygun olarak değerlendirmesiyle, daha nesnel oluşuyla ayrıldı.
Devletin resmî tarihçisiyken, yolsuzlukları, aksaklıkları korkusuzca eleştirdi. Kişileri konuşturmada, olayları betimlemede, üstün bir anlatım yeteneği, kişilikleri belirtmede bir romancı başarısı gösterdi. Süssüz, sade, doğal, canlı bir dili vardı.
Altı ciltlik Ravzatü’lHüseyn fi Hülâsatı Ahbârü’l Hâfikeyn adlı Naimâ Tarihi en önemli eseridir.