Kâbe, malzemesine baktığımız zaman, taştan yapılmış, kerpiçten yapılmış küp şeklinde bir bina. Şu kadar metre genişliği bu kadar metre yüksekliği olan bir bina. Haceru’lesved, Makamı İbrahim… Bunların hepsi birer taştır. Taştan örülmüştür, taştan yapılmıştır. Ama o artık taşı aşmıştır. Taş olmanın çok ötesinde bir anlam taşır. Ev olmanın ötesini gösterir artık. Beytullah / Allah’ın evi, diyoruz. Bütün Müslümanlar için Allah’ın evi Beytullah’tır. Kâbe dediğimizde duyulan his farklıdır, Kâbe’nin bize çağrıştırdığı şey farklıdır. Hatta daha ötesinde beyt / ev kelimesinin Müslümanlık inancındaki sembolik ve simgesel anlamı çok derindir, çok farklıdır.
Ev / beytullah dediğimizde haşa Cenabı Hakk’ın sakini olduğu bir ev anlamına gelmiyor. Beytü’lmamur diyoruz. Beytü’lmamur bütün kâinatı ifade eden bir evdir. Bütün kâinatın yapısı bir ev metaforu üzerinden Kur’anı Kerim’de anlatılıyor. Dolayısıyla, Kur’anı Kerim’de evle ilgili olarak beytü’lankebut / ankebutun evi, “inne evhene’lbüyüti lebeytü’lankebut” deniliyor. Müslümanlardan bahsedilirken ehlü’lbeyt, deniliyor. Mesela batıda kullanılan “evsizler” vardır, “Homeless” derler onlara. Bunlar sokakta yatarlar, köprü altında yatarlar.
Bankaların önünde yatarlar, bir battaniyeleri vardır ve batının yoksul insanlarıdır bunlar. Onlar “homeless”tir. Aslında sembollerin belki üzerinde yoğunlaşılması gereken tarafı şudur ki, semboller bize bir ev sağlar, bir mana evi sağlar. Biz şayet bu sembolleri kaybedersek evsizleşiriz, homeless oluruz. Bir inanca, Müslümanlık inancı na mensup olan insanlar namaz sembolü ile oruç sembolü ile kurban sembolü ile hac sembolü ile ezan sembolü ile kendi evlerini örerler. Kendilerine ait güvenli bir ev yaparlar, yani bir mana evi yaparlar. Düşüncelerini fikirlerini inançlarını ve değerlerini kaybedenler de evsizleşirler. Evlerini kaybetmiş olurlar.
Ev / beytullah dediğimizde haşa Cenabı Hakk’ın sakini olduğu bir ev anlamına gelmiyor. Beytü’lmamur diyoruz. Beytü’lmamur bütün kâinatı ifade eden bir evdir. Bütün kâinatın yapısı bir ev metaforu üzerinden Kur’anı Kerim’de anlatılıyor. Dolayısıyla, Kur’anı Kerim’de evle ilgili olarak beytü’lankebut / ankebutun evi, “inne evhene’lbüyüti lebeytü’lankebut” deniliyor. Müslümanlardan bahsedilirken ehlü’lbeyt, deniliyor. Mesela batıda kullanılan “evsizler” vardır, “Homeless” derler onlara. Bunlar sokakta yatarlar, köprü altında yatarlar.
Bankaların önünde yatarlar, bir battaniyeleri vardır ve batının yoksul insanlarıdır bunlar. Onlar “homeless”tir. Aslında sembollerin belki üzerinde yoğunlaşılması gereken tarafı şudur ki, semboller bize bir ev sağlar, bir mana evi sağlar. Biz şayet bu sembolleri kaybedersek evsizleşiriz, homeless oluruz. Bir inanca, Müslümanlık inancı na mensup olan insanlar namaz sembolü ile oruç sembolü ile kurban sembolü ile hac sembolü ile ezan sembolü ile kendi evlerini örerler. Kendilerine ait güvenli bir ev yaparlar, yani bir mana evi yaparlar. Düşüncelerini fikirlerini inançlarını ve değerlerini kaybedenler de evsizleşirler. Evlerini kaybetmiş olurlar.