“Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden gönül kırma gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah, her bakımdan sınırsız zengindir, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir).” (Bakara, 2/263)
Bizi gerçek manada insan yapan, bizleri güzelleştirip değerli kılan ve öteki canlılardan ayıran özelliklerin başında söz söyleme yeteneğimiz gelir. İnsan olarak çoğu zaman öneminin farkında bile olmadığımız bu nimetle ilgili olarak, yüce Rabbimiz; güzel söz ve insanları bağışlama, peşinden gönül kırma gelen bir sadakadan daha hayırlı olduğunu ifade etmektedir.
Dil, nice dostlukları bitiren, yeri geldiğinde de gönülleri fethedip nice düşmanları barıştıran ve gücünü gönülden alan bir emanettir. “Yumuşak sözler taş kalplere bile tesir eder” deyişi bu gerçeğe işaret eder. Allah, bir insana her şeyin tatlısını, yalnız dilin acısını verdi mi insan ne yapsa fayda etmez. Gönül alan hoş bir söz söylemek, tatlı dille reddetmek (geri çevirmek), ayıp örtmek, saygısızlığa karşı bağışlama ile davranmak arkasından eziyet gelen veya gönül bulantısı ile birlikte olan bir sadakadan daha hayırlıdır.
Güzel bir söz, kalplerin yaralarını sarar, onları hoşnutluk ve güler yüzlülük duygularıyla doldurur. Bağışlama, ruhların kinlerini temizler, yerine kardeşlik ve doğruluğu yerleştirir. Bu durumda güzel bir söz ve bağışlama, sadakanın birinci görevi olan ruhların arındırılması ve kalplerin yakınlaştırılması işlevini yerine getirir. Rabbimiz sadakanın, verenin alana karşı bir üstünlük aracı olmadığını, yalnızca Allah’a verilen bir borç olduğunu belirtir. Onun eziyet veren sadakaya ihtiyacı yoktur.
Eğer kendisine sadaka verilecek kişiye karşı takınılacak tavır bir şekilde onu incitecekse bunu vermek yerine uygun sözler söylemek ve ihtiyacını arz eden kişiyi hoş görmek, durumunu başkalarına duyurmamak manevî sonuç, ecir ve ahlakî davranış olarak tercih edilir.
Allah kimseye muhtaç olmadığı için hiç kimsenin harcamasına da (infak) ihtiyaç duymaz. O, cömert ve geniş yürekli insanları sever, cimri insanları sevmez. Çünkü O cömert’tir, bağışlayandır ve eli açık olandır. Allah, hayat için gerekli olan şeyleri insanlara sınır tanımadan veren ve onları hatalarına rağmen tekrar tekrar bağışlayandır. Rabbimiz yaptıkları bağışı sürekli hatırlatarak karşılarındaki insanın gururunu inciten ve sadece küçük bir şey vermiş olsa bile bunu başa kakıcı ifadeler kullanan kimseleri sevmez.
İnsan diliyle hem kendini hem de başkalarını yüceltir. Dilden kalbe yol vardır. İnsan, bin bir güçlükle ve zaman harcayarak, emek verip ter akıtarak çıktığı mevkilerden birkaç sözle düşebilir. Bu nedenle nerede, nasıl konuşacağını düşünüp tasarlayarak konuşmak bizi güç durumlara düşmekten korur.
Güzel konuşan insanlar için “ağzından bal akıyor” denilir. Güler bir yüz, tatlı bir dille tamamlandığı zaman, insana bütün kapılar açılır. Büyüklerimiz “Gönüllerin anahtarı yumuşak huy ve yumuşak kelimelerdir” demişlerdir. Gönüller güzel ve hoş sözlerle kazanılır. İslam adabının, gereği olarak tatlı konuşmak ve güler yüzlü olmak durumundayız. peygamber Efendimiz (s.a.s) de, “Güzel söz sadakadır” buyurmuştur. Güzel söz, sahibini Allah’ın rızasına kavuşturan, nimet içinde bırakan, fazilet ve iyiliklerdendir. “Güzel sözler ancak ona yükselir, Salih ameli de güzel sözler yükseltir” (Fatır, 35/10). Kur’an emri gereği güzel sözler Rabbimizin katına yükselecek ve zamanı gelince bize ödül olarak geri dönecektir.
İnsan konuştuğunda hayrı konuşarak, dilini güzelliğe alıştırmalıdır. Güzel konuşma Allah’ın tüm semavî dinlerde talep ettiği yüce bir meziyettir. Güzel bir ahlaka sahip olan kimse, herkesle güzel görüşür, onların sevgisini kazanır. Böyleleriyle birlikte olmaktan ve hoş sohbetler yapmaktan memnun kalırız. Güler yüzlü, tatlı dilli insanlar arasına girdiklerinde güneş gibi yüzlerinden ışıltı eksik olmaz. Girdikleri yeri aydınlatırlar.
“Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” derler. Tatlı dil ve güler yüzle gönüller fethedilir. Önemli olan da gönülleri fethetmektir. Yüce Rabbimiz Kur’an’da; “Firavun’a gidin, çünkü o, azdı. Ona yumuşak söz söyleyin, umulur ki öğüt alıpdüşünür veya içi titrerkorkar.” (Tâ Ha, 20/4344) buyurmuştur. Buna göre müminlerin birbirlerine daha yumuşak söz söylemeleri gerekir.
Allah’a gönülden iman eden müminler olarak sözlerimizi güzelleştirmeliyiz. İnsanlara karşı bağışlayıcı olmalıyız. Yüreği kırgın olanları, yaralı gönülleri güzel sözlerle ve bağışlamak suretiyle kazanmaya çalışmalıyız.
Bizi gerçek manada insan yapan, bizleri güzelleştirip değerli kılan ve öteki canlılardan ayıran özelliklerin başında söz söyleme yeteneğimiz gelir. İnsan olarak çoğu zaman öneminin farkında bile olmadığımız bu nimetle ilgili olarak, yüce Rabbimiz; güzel söz ve insanları bağışlama, peşinden gönül kırma gelen bir sadakadan daha hayırlı olduğunu ifade etmektedir.
Dil, nice dostlukları bitiren, yeri geldiğinde de gönülleri fethedip nice düşmanları barıştıran ve gücünü gönülden alan bir emanettir. “Yumuşak sözler taş kalplere bile tesir eder” deyişi bu gerçeğe işaret eder. Allah, bir insana her şeyin tatlısını, yalnız dilin acısını verdi mi insan ne yapsa fayda etmez. Gönül alan hoş bir söz söylemek, tatlı dille reddetmek (geri çevirmek), ayıp örtmek, saygısızlığa karşı bağışlama ile davranmak arkasından eziyet gelen veya gönül bulantısı ile birlikte olan bir sadakadan daha hayırlıdır.
Güzel bir söz, kalplerin yaralarını sarar, onları hoşnutluk ve güler yüzlülük duygularıyla doldurur. Bağışlama, ruhların kinlerini temizler, yerine kardeşlik ve doğruluğu yerleştirir. Bu durumda güzel bir söz ve bağışlama, sadakanın birinci görevi olan ruhların arındırılması ve kalplerin yakınlaştırılması işlevini yerine getirir. Rabbimiz sadakanın, verenin alana karşı bir üstünlük aracı olmadığını, yalnızca Allah’a verilen bir borç olduğunu belirtir. Onun eziyet veren sadakaya ihtiyacı yoktur.
Eğer kendisine sadaka verilecek kişiye karşı takınılacak tavır bir şekilde onu incitecekse bunu vermek yerine uygun sözler söylemek ve ihtiyacını arz eden kişiyi hoş görmek, durumunu başkalarına duyurmamak manevî sonuç, ecir ve ahlakî davranış olarak tercih edilir.
Allah kimseye muhtaç olmadığı için hiç kimsenin harcamasına da (infak) ihtiyaç duymaz. O, cömert ve geniş yürekli insanları sever, cimri insanları sevmez. Çünkü O cömert’tir, bağışlayandır ve eli açık olandır. Allah, hayat için gerekli olan şeyleri insanlara sınır tanımadan veren ve onları hatalarına rağmen tekrar tekrar bağışlayandır. Rabbimiz yaptıkları bağışı sürekli hatırlatarak karşılarındaki insanın gururunu inciten ve sadece küçük bir şey vermiş olsa bile bunu başa kakıcı ifadeler kullanan kimseleri sevmez.
İnsan diliyle hem kendini hem de başkalarını yüceltir. Dilden kalbe yol vardır. İnsan, bin bir güçlükle ve zaman harcayarak, emek verip ter akıtarak çıktığı mevkilerden birkaç sözle düşebilir. Bu nedenle nerede, nasıl konuşacağını düşünüp tasarlayarak konuşmak bizi güç durumlara düşmekten korur.
Güzel konuşan insanlar için “ağzından bal akıyor” denilir. Güler bir yüz, tatlı bir dille tamamlandığı zaman, insana bütün kapılar açılır. Büyüklerimiz “Gönüllerin anahtarı yumuşak huy ve yumuşak kelimelerdir” demişlerdir. Gönüller güzel ve hoş sözlerle kazanılır. İslam adabının, gereği olarak tatlı konuşmak ve güler yüzlü olmak durumundayız. peygamber Efendimiz (s.a.s) de, “Güzel söz sadakadır” buyurmuştur. Güzel söz, sahibini Allah’ın rızasına kavuşturan, nimet içinde bırakan, fazilet ve iyiliklerdendir. “Güzel sözler ancak ona yükselir, Salih ameli de güzel sözler yükseltir” (Fatır, 35/10). Kur’an emri gereği güzel sözler Rabbimizin katına yükselecek ve zamanı gelince bize ödül olarak geri dönecektir.
İnsan konuştuğunda hayrı konuşarak, dilini güzelliğe alıştırmalıdır. Güzel konuşma Allah’ın tüm semavî dinlerde talep ettiği yüce bir meziyettir. Güzel bir ahlaka sahip olan kimse, herkesle güzel görüşür, onların sevgisini kazanır. Böyleleriyle birlikte olmaktan ve hoş sohbetler yapmaktan memnun kalırız. Güler yüzlü, tatlı dilli insanlar arasına girdiklerinde güneş gibi yüzlerinden ışıltı eksik olmaz. Girdikleri yeri aydınlatırlar.
“Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” derler. Tatlı dil ve güler yüzle gönüller fethedilir. Önemli olan da gönülleri fethetmektir. Yüce Rabbimiz Kur’an’da; “Firavun’a gidin, çünkü o, azdı. Ona yumuşak söz söyleyin, umulur ki öğüt alıpdüşünür veya içi titrerkorkar.” (Tâ Ha, 20/4344) buyurmuştur. Buna göre müminlerin birbirlerine daha yumuşak söz söylemeleri gerekir.
Allah’a gönülden iman eden müminler olarak sözlerimizi güzelleştirmeliyiz. İnsanlara karşı bağışlayıcı olmalıyız. Yüreği kırgın olanları, yaralı gönülleri güzel sözlerle ve bağışlamak suretiyle kazanmaya çalışmalıyız.