Arıcılık; özellikle narenciye, elma, badem gibi bahçe; ayçiçeği, pamuk, tütün gibi endüstri bitkileri; yonca, kolza, korunga, üçgül gibi yem bitkileri yetiştiriciliğinin yapıldığı tarım alanlarında geniş mera ve otlaklarda yapılabilir.
Ayrıca okaliptüs, ıhlamur, kestane gibi nektarlı ağaç türleri ile kızılçam, ladin gibi salgı balı veren ağaçları ihtiva eden orman alanlarında püren ve kocayemiş gibi çalı ve makiliklerde ve orman gülünde olmak üzere deniz yüzeyinden binlerce metre yükseklikteki yaylalarda yapılabildiğinden dünya üzerinde en fazla yayılmış bir üretim koludur.
arıcılık yapmak isteyen kişi her şeyden önce bu işi yapmaya istekli ve kararlı olmalıdır. Arıcılık yapabilmek için arı ailesini tanımak, arıların davranışlarını, arıcılık yapılacak bölgede aranan özellikleri ve arıcılıkta kullanılan araç gereci bilmek gerekir.
Arıcılığın Önemi
Türkiye, farklı iklim ve doğa koĢulları, arazi yapısı, çok zengin bitki örtüsü ve bal arısı
popülâsyonlarındaki genetik çeĢitliliği ile çok büyük arıcılık potansiyeline sahiptir. Arıcılık,
doğal dengeyi koruyan, tarımsal üretimin devamlılığını ve verimliliğini sağlayan çok önemli
bir sektördür.
Çeşitli bölgelerimizde kır, ova, yayla ve meralarda ballı bitkiler farklı tarihlerde çiçek açarak bol ve kaliteli nektar salgılar. Doğal meraların dışında geniş alanlarda turunçgil, badem ve diğer türlerden oluşan meyve bahçeleri, ayçiçeği, pamuk ve anason gibi endüstri bitkileri; yonca ve korunga gibi yem bitkileri tarımı yapılan alanlarda arıcılığın gelişmesine ve bal üretimine olumlu katkı sağlar.
Kekik, yonca, yabani korunga, yabani fiğ, süpürge otu ve diğer bazı çalılar; çam, meşe ve köknar gibi salgı balına kaynak oluşturan ağaçlarla ıhlamur, akçaağaç ve kestane gibi orman ağaçları da önemli nektar kaynaklarımızdır.
Kırsal kesimde yaşamını sürdüren topraksız ve az topraklı çiftçi ailelerin gelir düzeyini yükseltmesi, az masraf ve iş gücü ile yapılabilmesi, kolay ve zevkli bir uğraşı olması, arılardan elde edilen balın değerli bir besin maddesi ve şifa kaynağı olarak kullanılması, bozulmadan uzun süre saklanabilmesi aynı zamanda kolayca pazarlanabilmesi arıcılığa olan ilgiyi artırmıştır.
Bir çiftlik sahibi, tarımsal faaliyetler ile birlikte arıcılıkta yaparsa hem arının gelirinden hem de tarımsal üretim artışından fayda sağlar. Tarımsal ilaçlamalara dikkat edildiği takdirde tarım faaliyetleri ile arıcılık uyum içinde yürütülebilir.
Arıların tozlanmayı sağlayıcı etkileri (polinasyon) ile bitkisel üretime olan katkısından sağlanan gelir, bal, balmumu, arı sütü, polen, ana arı ve oğul gibi arı ürünlerinin parasal değerinden daha fazladır.
Yani arıcılık faaliyetleri, bitkilerde tozlaşmayı sağlayarak bitkisel üretimin nitelik ve niceliğinin artmasına son derece önemli katkıda bulunur. Öyle ki tozlaşma olmadığı zaman bitkisel üretimde %30 gibi bir düşüş olabilmektedir.
Arılar ile çiçekli bitkiler arasında doğal ve organik bir bağ vardır. Bitkilerin büyük çoğunluğu kendilerine kısırdır. Kendine kısır olan çiçekler kendi polenleri ile döllenemez. Bu bitkilerin tohum bağlayabilmek ve nesillerini devam ettirebilmesi için yabancı döllenmeye ihtiyaçları vardır.
Çiçekler arıları kendilerine çekebilmek için fazla miktarda polen ve aromalı nektar salgılar. Nektar ve polen toplamak amacıyla çiçekten çiçeğe uçan arılar vücutlarındaki tüylere yapışan polenleri çiçekten çiçeğe taşıyarak onların döllenmesini sağlar. Bu nedenle arıların beslenebilmek için çiçeklere, çiçeklerin ise döllenebilmek ve nesillerini devam ettirebilmek için arılara ihtiyaçları vardır.
Ayrıca okaliptüs, ıhlamur, kestane gibi nektarlı ağaç türleri ile kızılçam, ladin gibi salgı balı veren ağaçları ihtiva eden orman alanlarında püren ve kocayemiş gibi çalı ve makiliklerde ve orman gülünde olmak üzere deniz yüzeyinden binlerce metre yükseklikteki yaylalarda yapılabildiğinden dünya üzerinde en fazla yayılmış bir üretim koludur.
arıcılık yapmak isteyen kişi her şeyden önce bu işi yapmaya istekli ve kararlı olmalıdır. Arıcılık yapabilmek için arı ailesini tanımak, arıların davranışlarını, arıcılık yapılacak bölgede aranan özellikleri ve arıcılıkta kullanılan araç gereci bilmek gerekir.
Arıcılığın Önemi
Türkiye, farklı iklim ve doğa koĢulları, arazi yapısı, çok zengin bitki örtüsü ve bal arısı
popülâsyonlarındaki genetik çeĢitliliği ile çok büyük arıcılık potansiyeline sahiptir. Arıcılık,
doğal dengeyi koruyan, tarımsal üretimin devamlılığını ve verimliliğini sağlayan çok önemli
bir sektördür.
Çeşitli bölgelerimizde kır, ova, yayla ve meralarda ballı bitkiler farklı tarihlerde çiçek açarak bol ve kaliteli nektar salgılar. Doğal meraların dışında geniş alanlarda turunçgil, badem ve diğer türlerden oluşan meyve bahçeleri, ayçiçeği, pamuk ve anason gibi endüstri bitkileri; yonca ve korunga gibi yem bitkileri tarımı yapılan alanlarda arıcılığın gelişmesine ve bal üretimine olumlu katkı sağlar.
Kekik, yonca, yabani korunga, yabani fiğ, süpürge otu ve diğer bazı çalılar; çam, meşe ve köknar gibi salgı balına kaynak oluşturan ağaçlarla ıhlamur, akçaağaç ve kestane gibi orman ağaçları da önemli nektar kaynaklarımızdır.
Kırsal kesimde yaşamını sürdüren topraksız ve az topraklı çiftçi ailelerin gelir düzeyini yükseltmesi, az masraf ve iş gücü ile yapılabilmesi, kolay ve zevkli bir uğraşı olması, arılardan elde edilen balın değerli bir besin maddesi ve şifa kaynağı olarak kullanılması, bozulmadan uzun süre saklanabilmesi aynı zamanda kolayca pazarlanabilmesi arıcılığa olan ilgiyi artırmıştır.
Bir çiftlik sahibi, tarımsal faaliyetler ile birlikte arıcılıkta yaparsa hem arının gelirinden hem de tarımsal üretim artışından fayda sağlar. Tarımsal ilaçlamalara dikkat edildiği takdirde tarım faaliyetleri ile arıcılık uyum içinde yürütülebilir.
Arıların tozlanmayı sağlayıcı etkileri (polinasyon) ile bitkisel üretime olan katkısından sağlanan gelir, bal, balmumu, arı sütü, polen, ana arı ve oğul gibi arı ürünlerinin parasal değerinden daha fazladır.
Yani arıcılık faaliyetleri, bitkilerde tozlaşmayı sağlayarak bitkisel üretimin nitelik ve niceliğinin artmasına son derece önemli katkıda bulunur. Öyle ki tozlaşma olmadığı zaman bitkisel üretimde %30 gibi bir düşüş olabilmektedir.
Arılar ile çiçekli bitkiler arasında doğal ve organik bir bağ vardır. Bitkilerin büyük çoğunluğu kendilerine kısırdır. Kendine kısır olan çiçekler kendi polenleri ile döllenemez. Bu bitkilerin tohum bağlayabilmek ve nesillerini devam ettirebilmesi için yabancı döllenmeye ihtiyaçları vardır.
Çiçekler arıları kendilerine çekebilmek için fazla miktarda polen ve aromalı nektar salgılar. Nektar ve polen toplamak amacıyla çiçekten çiçeğe uçan arılar vücutlarındaki tüylere yapışan polenleri çiçekten çiçeğe taşıyarak onların döllenmesini sağlar. Bu nedenle arıların beslenebilmek için çiçeklere, çiçeklerin ise döllenebilmek ve nesillerini devam ettirebilmek için arılara ihtiyaçları vardır.